Kapadokya

Kapadokya’ya üniversiteyken ailem ile gitmiştim. İnanılmaz bir jeolojik yapısı ve tarihi olduğunu gezerken hissedebiliyorsunuz. Bugünkü yazımda Kapadokya’nın jeolojik oluşumundan ve tarihinden sizlere bahsetmek istiyorum.

Kapadokya bölgesi Erciyes, Hasandağı ve Göllüdağ ile aktif bir volkanıydı. Ana volkanlardan püsküren maddelerle şekillenen plato, şiddeti daha az olan volkanların püskürmesiyle sürekli değişime uğramıştır. Vadi yamaçlarından inen sel suları ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla “peribacaları” oluşmuştur. Erozyonun oluşturduğu peribacalarının türleri, şapkalılar, koniler, mantar biçimleri, sütunlar ve sivri kayalardır.

Kapadokya bölgesinin tarihçesi Prehistorik döneme kadar gider. Niğde-Köşk Höyük, Aksaray-Aşıklı Höyük, Nevşehir-Civelek Mağarası’nda taş, kemikten aletler ve silahlar ele geçirilmiştir. Bu yerleşim yerinde Neolitik ve Kalkolitik dönemine ait eserlerde bulunmaktadır hatta en önemlisi ana tanrıça heykelcikleridir. M.Ö. 3000-1750 yılına ait olan Protohitit-Hitit döneminde en büyük gelişimler oluşmuştur. Anadolu’da yazı görülür ve “Kapadokya Tabletleri” olarak anılır. Eski Asurca yazılmış çivi yazılı metinler tacirlerin gelir yolları üzerinde yol vergisi verdikleri, borçlu olan halktan faiz aldıkları yazmaktadır. Geç Hitit Krallığı (Ö.Ö. 1200-700), Persler (M.Ö. 585-332), Kapadokya Krallığı (332-17) Kapadokya bölgesinde varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Roma Dönemi (17-395) ilk hristiyanların bir kısmı büyük şehirlerden köylere göç etmeye başladılar. Kapadokya bölgeside bunlara dahildir. Roma döneminden sonra Bizans Dönemi (397-1071) başlamıştır. Selçuklu Türkleri’nin Anadolu’ya girmesiyle yeni dönem başlar; Selçuklu Dönemi (1071-1299). Birçok ırk, din ve mezhep gören Kapadokya Bölgesi harman bir yer olmuştur.

Gördüğümde ilgimi çeken şeylerden bir tanesi yeraltı şehirleri idi. Ciddi bir zenginlik bulunuyor ve yeraltı şehirleri yumuşak tüfün oyulmasıyla oluşturuluyor. Tarihçesinden de bahsettiğim üzere birçok el değiştirmiş olan Kapadokya çeşitli saldırılara maruz kalıyor o yüzden halk kendisini güvende hissetmiyor ve geçici olarak sığınma amaçlı yeraltı şehirlerini kuruyorlar. Yeraltı şehirlerin altında her evle gizli geçitlerle bağlantılar söz konusu. Uzun süren olağanüstü zamanlarda kullanılmak üzere, oturma alanları, ahır, erzak odaları, kiliseler, hatta mezarlık alanları bile bulunuyor. Havalandırma delikleri yaparak katlar arası haberleşmeyi de unutmamışlar.

Kapadokya’ya gitmediyseniz jeolojik oluşumunu ve tarihi dokusunu deneyimlemenizi öneririm.

Kapadokya” ile ilgili 4 görüş

  1. Hakan Ceyhun

    Tarihsel bilgiler içeren güzel bir yazı olmuş Elif Hanım, Kapadokya uzun süre önce gördüğüm ilginç bir yerdi. Yakın zamanda gitmek istediğim turistik yerlerin başında geliyor aslında. Yıllar boyunca film setlerine ev sahipliği yapması, ülkemize turizm anlamında büyük artılar kazandırmıştır. Dünyayı Kurtaran Adam, Ghost Rider bunlardan bir kısmı. Selamlar ve sevgiler ile 🙂

    Yanıtla
  2. Müjde Çeliktaş

    Bu yazı beni yumuşak karnımdan vurdu ilk kez 2019 tam pandemi öncesi gittik. Hayran kaldım. Derin kuyu yeraltı şehri akılamaz. Elifcğm ellerone sağlık bilgilerimi güncelledin.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir