Çalışırken, yemek yaparken, sohbet ederken, kendi kendimize konuşurken birçok kelime kullanıyoruz. Farkında olmadan bazılarını yerli, bazılarını da yersiz kullandığımız oluyor. Ağzımızdan çıkan her sözcüğün zihnimizde bir yeri vardır. Sahip olduğumuz düşünceler aklımızdan geçen kelimelerle hayatımıza yön verir. Dün kullandığımız, bugün söyleyeceğimiz sözler yarınımızı belki de önümüzdeki yıllarımızı etkileyebilir.
Çocukken ailemiz tarafından duyduğumuz kelimelerin hayatımızı ve inançlarımızı etkilediğini biliyor muydunuz? Mesela sofra adabımızda “Tabağındakini yemezsen arkandan ağlar” diye kalıplaşmış bir cümle vardır. Ya da “Hava karardıktan sonra sokağa çıkılmaz” diye büyütülen çocukların uzun bir süre bu kelimeler yüzünden hayata bakış açılarını olumsuz etkilediği tespit edilmiştir. Öğretilmiş kalıplara körü körüne inanmak ve bu inançlarla yaşamak doğru değildir.
Mesela şu an okumayı bırakın ve aklınızdan geçen ilk kelime yada kelimeleri düşünün. Bu kelimeler size neyi çağrıştırıyor? Aklınızdakilerin hayata geçmesini ister miydiniz?
Zihninize verdiğiniz her mesaj size aynı şekilde geri dönmektedir. Mutlu ve huzurlu bir hayat istiyorsanız aklınızdan neşe dolu düşünceler geçirmelisiniz. Yaşamımızda geçirdiğimiz iyi ve kötü her şey zihinsel düşünce kalıplarının bir sonucudur. Öncelikle kendinizi iyi tanımanız gerekmektedir. Sizi olumlu düşünmeye yönlendiren ve tedirginlik yaratan, kaygılandıran düşünce kalıplarınızı belirleyin. Bu kelimeleri gün içerisinde ne kadar kullandığınıza kulak verin. En çok kullandığınız kelimelerin listesini çıkarın ve sizin hayat kalitenizi nasıl etkilediğini gözlemleyin. Çıkan sonuç eminim ki, kullandığınız kelimelerin yaşamınızla uyuştuğu yönündedir.
Kelimelerinizi ve düşüncelerinizi değiştirmeye istekli olun ve yaşamımızın değişmesini izleyin. Yaşamınızı denetim altına almanın yolu sözcük ve düşünce seçiminizi denetlemekle gerçekleşir. Sizden başka hiç kimse sizin zihninizden geçenleri bilemez.* Hayattan keyif almak istiyorsanız kullandığınız kelimelere dikkat edin ve zihinsel düşünce kalıplarınızı gözden geçirin!
*Louise L. Hay, Düşünce Gücüyle Tedavi, 16
Olağan üstü bir konuya değinmişsin. Bu yaz bu konuda çok yoğunlaştım ve araştırma yaptım.Anladımki biz kaderimizin kurbanı değil mimarıyız. İş bunun farkındalığna ulaşabilmemizde.
Eline sağlık… Güzel bir konuya değinmişsin… İzlediğim bir filmde kötü ve iyi sözler söylenmiş suyun(bildiğimiz; içtiğimiz su) elektron mikroskobu altında çekilmiş fotoğraflarının olduğu bir sergi gösteriliyordu. Kötü sözler söylenmiş suyun mikroskop altında meydana getirdiği şekiller ürkütücü ve çirkin iken iyi sözlerin söylenmiş olduğu suyun meydana getirdiği şekiller huzur verici ve güzel idi. Sergiyi anlatan adam aynen şöyle söylüyordu; “kelimelerin su üzerindeki etkisi böyle ise insan vücudundaki etkileri nasıl olur siz düşünün…”
Düşünce gücünün insan hayatında ki olumlu veya olumsuz etkisi Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı bir deney ile kanıtlandı. İnsanın en büyük zaafı kendi aynasına bakmaktansa karşısındakine bakıp onda gördüğünü, rahatsız olduğu her konunun kendi yansıması olduğunu anlamaması. Olumlu düşünen insan ruhen mutlu ve bunu genel hayatına da yansıtabiliyor. Olumsuz düşünen ve sürekli şikayet edenlerde maalesef etraflarındaki insanlara kendi yansıttıklarını görmeyip onları suçlayıp enerjilerini düşürmektedirler ve bu döngü böyle devam eder gider. Ta ki biri zinciri kırıp dışarı çıkana kadar…
İnsanın düşüncesi ne ise kendisi odur.
Louise L. Hay kitapları bana göre dünyanın en iyi düşünce yönetimini ele alan kitapları. Okuyup kendi yolculuğuna çıkmak isteyenler mutlaka bir göz atmalı…
Elif’ciğim güzel düşüncelerde enerjinin birleşip tüm insanlara yansımasını diliyorum ve bu güzel yazı için seni tebrik ediyorum kuzum…
Çok doğru tespitler Elif Hanım. Umarım yazılarınız daha geniş kitlelere yayılabilir. Kullandığımız sözcükler, tonlamalarımız ve jestürlerimiz aktardığımız veya saklamaya çalıştığımız düşüncelerimizin yansıması.. Hayata dair motivasyonu arttırmak için olumlamak ve zengin anlatımlarda bulunmak gerekir. Kesinlikle katılıyorum..
Selamlar.
Emel
Kısa, akıcı ve güzel bir yazı, elinize sağlık..
Bir öğretmen olarak sıkça kullanılan sınav süreleri ile ilgili cümlelere de bakarsak “5 dakikanız kaldı” yerine “5 dakikanız daha var” cümlesini kullanmanın sihri muhteşem. Tavsiye ederim.