Bergen

İzlenme rekorları kıran Bergen filmini izlemek için hafta sonu sinemaya gittim. Film başlamadan önce resim ve video çekimlerinin suç olduğuyla ilgili yapılan uyarı oldukça yerindeydi. Asıl adı Belgin olan, Belgin Sarılmışer karakterini oynayan Farah Zeynep Abdullah’ın oyunculuğu takdire şayandı. Yine bir dönem filmi olan “Unutursam Fısılda” da Farah şarkı söylüyordu hatırlarsanız. Orada izlediğim oyunculuğundan dolayı bu rolün üstesinden geleceğini tahmin ediyordum. Bu filmde de Farah tüm şarkıları kendi söylemiş. Hatta ilk ve son şarkı arasındaki ses ve tecrübe farkını filmde seyircilere yansıtma fikri çok yerinde olmuş, tebrik ederim. Esas ben Erdal Beşikçioğlu’na bayıldım. Zor bir karakter ve muhteşem bir oyunculukla beni kendisine bir kez daha hayran bıraktı. Kocasının kendisini aldattığını öğrendikten sonra şehri terk edecek kadar güçlü bir kadın olan Bergen’in annesi rolünü Tilbe Saran canlandırıyor. Nergis Öztürk ise Bergen’in yakın arkadaşı olan dansöz karakterini başarıyla oynamış.

“Acıların kadını” ve “arabeskin kraliçesi” kalıplara sığdırılmış bir hayatın aslında öyle olmadığını filmi izlediğinizde anlıyorsunuz. Şiddeti ajitasyon yapmadan izleyiciye aktarmak kolay bir iş değildir. Hem fiziksel hem de psikolojik şiddeti anlatırken de ince bir çizgide planlanılmış bir senaryoyu perdede görüyorsunuz. Yaşadığı olayları, hataları, gerçekleri içselleştirerek ve daha güçlenmiş bir şekilde yoluna devam eden bir kadın Bergen. Film ekibinde sosyolog, psikiyatr ve edebiyatçı gibi birçok dalda uzman kişiler film çekimine destek vermiş. Bergen’in kullandığı kıyafetler birebir dikilmiş ve bazı sahnelerde orjinal kıyafetler kullanılmış.

Dayak yedim utandım, gözümü kaybettim utandım. Ben bir tek şarkı söylerken utanmadım derken Bergen, aslında kendini en iyi ifade ettiği yerin sahne olduğunu söylüyor. Bergen’i döven, yüzüne kezzap atan ve sonunda öldüren kocası Halis Serbest’in ismi filmde hiç geçmiyor. Film bitiyor ve bazı istatistiki bilgiler verildikten sonra sadece 7 ay yatıp serbest kalan bu kişinin ismi sadece o sahnede geçiyor. 

İstanbul Sözleşme’nin önemi her yerde karşımıza çıkıyor. 1995 yılından önce kadın cinayetleri araştırılmıyor ve kayıtlara geçmiyor. 2002-2010 yılları arasında Türkiye’de 4.289 kadın, İstanbul Sözleşmesi’nden sonra 2011-2020 senelerinde ise 2.490 kadın öldürüldü. Namus temizleme adı altında işlenen kadın cinayetlerine bir dur diyeceğimize biz İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmaya çalışıyoruz, gerçekten pes!

Bu arada Adana Kozan Belediye Başkanı şiddet içeriyor diye filmin gösterimini ilçede yasaklamış ve neden diye sorduklarında öyle uygun görüldü demiş. Türkiye’de 1.200 salonda vizyona giren film neden sadece Kozan ilçesinde yasaklanıyor bunu da sizin takdirinize bırakıyorum…

Bergen” ile ilgili 5 görüş

  1. Nurhan IŞKIN

    Henüz filmi izlemedim ama izleyeceğim. Kadına şiddetin tüm dünya da ve ülkemiz de çoğalarak artması insanı düşündürüyor. Bunun önüne geçilmesi için sadece ceza yasaları veya sözleşmelerin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bu durum da sorunu çözmek yine biz kadınlara düşüyor. Sonuçta şiddeti uygulayan her bireyi de bir kadın yetiştiriyor. Şiddet gören bir kadın buna dur demiyorsa yetiştirdiği çocuklar da bu durumu kanıksıyor ve bu döngü ne acıdır ki devam ediyor 😢

    Yanıtla
  2. Tuğba Ataş

    Filmi henüz izlemedim ama değerlendirmelerin merak uyandırdı. En kısa sürede izleyeceğim. Kadınlara yönelik şiddetin ,tacizin, aşağılanmanın sonlanması belirtmiş olduğunuz gibi öncelikle bizim ellerimizde bencede. Bunun topluma etki edebilmesi için güçlerimizin birleştirilmesi gerektiğini, sesimizi birlikte gür bir şekilde yükselmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.

    Yanıtla
  3. Yiğit Ç.

    Filmi geçen hafta izledim ve hislerimin tercümanı bir yazı olmuş gerçekten. Bunca şiddete hatta adam öldürme sonucunda bile 7 ay hapis yatılması zaten en şoke eden durum. İlgili şahıs öyle güçlü ki, Kozan’da oturuyor diye film gösterime giremiyor. Türk adaletinin üstünde nasıl bir güç olabilir. Duyduğum kadarıyla kendisiyle film sonrası röportaj yapılmış ve bugün olsa aynı şeyleri yapardım, pişman değilim demiş. Böyle bir ülkede yaşayabilmek şans, kadın olarak yaşayabilmek mucize gerçekten. Kalemine sağlık 👏

    Yanıtla
  4. Göksel Yelken

    Kozan Belediyesi AKP’ye ait bir belediyedir de o yüzden kanıksadık bu durumları ama Bergen’in filmi önemli izlenilmesi gereken bir film olduğunu anladım.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir