Sohbet ederken, yazı yazarken veya sosyal medya ortamında paylaşımda bulunurken her gün içerik üretiyoruz. Ama çoğu kişi bunun farkında değil çünkü muhtemelen içerik kavramı ile tanışmak nasip olmamıştır kendileriyle. İçerik terimi sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla ortaya çıktı ve gün geçtikçe de önemini arttırmaya devam etti.
Content Marketing (içerik pazarlama) markalara artı değer katarak hedef kitlelere ulaşmanın kısa yolunu oluşturuyor. İçeriği yaratırken dikkat edilmesi gereken şeylerin başında merak uyandırma, ilgi çekme ve bilgilendirme geliyor. Milyonlarca blog yazarı, yayıncı ve sosyal medya uzmanı markaların viral etkisini arttırabilmek adına hummalı çalışma içerisinde üretimlerini gün yüzüne çıkarıyorlar. İşletmeler müşterilerinin beklentilerini karşılayabilmek ve kendilerini doğru ifade edebilmek adına segmente edilmiş bilgiler içerisinden çıktı üretiyorlar.
Son zamanlarda online etkileşimin tavan yapmasıyla içerik tabanlı reklamların ardı arkası kesilmiyor. Search Engine Optimization (SEO) üzerinde de olumlu bir etki yaratan içerik pazarlama, etkileşimi yüksek ve yeterli sayıda üretildiğinde çarpıcı sonuçlar elde etmenize neden oluyor. Content Marketing Institute’nün raporunda içerik pazarlamanın, 2013 yılında öneminin artacağı, şu anda ABD’da %23 oranında olan içerik yönetim bütçesinin bu sene %54’ü bulacağına yer veriliyor. En çok içerik yürütülen yerin %87 oranla sosyal mecralar olması ve ikinci sırada online ortamda makale yayınlamanın bulunması pek de şaşkınlık yaratmadı bende açıkçası.
Web ortamında paylaşımda bulunulan her bir söz içerik yaratmakta. Bu pazarlama çeşidi kullanıcıların satın alma kararını etkilediği gibi markaya olan sadakatini de arttırabilir yada tam tersi yerle bir de edebilir. 7 yıl önce “Content is King” adlı Bill Gates’in makalesinden de anlaşılacağı gibi, başarılı olabilmek için fikirlerin, ürünlerin yada deneyimlerin doğru bir şekilde internet ortamında yayınlanması gerekmektedir.