Hepimizin elinde telefon ve başımızı kaldırmadan gördüklerimizi kaydırıyoruz. İletişiminde dijitalleştiği son zamanlarda dijital şiddetin artmasını garipsemiyorum. Herkesin başına gelen yada gelecek olan dijital şiddetle ilgili yazılar yazıp sizleri bilgilendirmek istiyorum. Dijital flört şiddetinin daha farklı ve çarpıcı tarafını bu yazımda ele aldım.
3 hafta önce Netflix’de yayımlanan The Tinder Swindler yani Tinder Avcısı’nı izledim. Tinder Avcısı, gerçek hikaye olup belgesel niteliğinde çekilen gerçek suç belgesel filmidir. Tinder, Facebook ve Instagram gibi bir uygulama. Bu uygulamanın amacı hoşunuza giden, kendinize yakın hissettiğiniz kişileri beğenmek ve sizi de beğenmesini beklemek. Eğer ki karşılıklı bir beğeni söz konusu olursa, uygulamada mesajlaşma özelliği aktif oluyor ve siz bu şekilde iletişim kurabiliyorsunuz. Tinder’ın amacı flörtleşme olsa da bu mecrayı maalesef farklı amaçlarla kullananlarda olabildiğini filmi izledikten sonra fark ettim.
Yeni biriyle tanışırken, özellikle kendinizi beğendirmek için olduğundan daha farklı gösterme durumu söz konusu olabiliyor. Tinder Avcısı’nda bu durum oldukça anlamsız bir hal almış ve ağzı açık bırakacak seviyede. Filmin ana karakteri bir mücevher firmasının CEO’su olarak kendisini tanıtıp Tinder üzerinden kadınlarla tanışıyor ve ağına düşüyor. Nasıl düşürüyor, kadınlar hiç mi anlamıyor derseniz evet maalesef anlamıyorlar. Belgeseli izlersiniz diye çok fazla detay vermeden filmin dijital flört şiddetiyle bağlantısını ele alacağım.
Dijital ortamda biriyle tanışmak her zaman risktir. Gerçek mi söylüyor, kendi resmini mi kullanıyor yoksa başka birinin hayatını mı size anlatıyor bilemezsiniz. Konuşmaya başladıktan sonra illaki iletişimde olduğunuz kişiyi arama motorlarından bir aratırsınız. Sosyal medya uygulamaları kullanıyorsa o sayfalara girip kişiyi incelersiniz. Eskiden olsa konuştuğunuz kişinin dijital bir izdüşümü varsa şanslısınız derdim. Filmi izledikten sonra, internet üzerinde bambaşka hayat ve yaşantıların çok kolay bir şekilde ayarlanabildiğini görünce herkese şüpheyle bakmanın yararlı olacağını düşünüyorum.
Konuştuğunuz kişinin size olan yaklaşımları, sizle olan paylaşımları ve dijital izdüşümü sizin için tutarlıysa yüz yüze görüşmek istersiniz ki bu en doğal hakkınız. Güzel bir yer ayarlanır, buluşma gerçekleşir, telefon üzerinden kurulan iletişim bir araya geldiğinizde de davranış ve hissiyatların aynı frekansta olduğunu fark ederseniz görüşmeye devam edersiniz.
Gelelim belgeselin ana karakteri olan Simon Leviev’e (gerçek ismi bu bile değil). Tinder’da nasıl bir izlenim bıraktıysa beyefendi tanıştığı kadınlara da aynı şekilde davranmaya devam ediyor. Lüks otellerde yemekler, konaklamalar, özel jetlerle yurt dışı seyahatleri derken çizmiş olduğu paha biçilemez hayat tarzını tasdikliyor. Buraya kadar her şey normal ama esas hikaye bundan sonra başlıyor. Belli bir süre sonra düşmanları tarafından tehdit edildiğini, saldırıya uğradığını, ölümle burun buruna olduğunu söyleyerek konuştuğu kadınlardan para alıyor ve asla geri ödemiyor. Aklınıza yeni tanıştığı birine insan neden para yollar yada kredi çeker diye sorular gelmiş olabilir. Haklısınız, dolandırılan kadınların duygusal boşluklarını Simon o kadar iyi bir şekilde doldurmuş ki hipnotize olmuş kurbanlar Tinder Avcısı ne diyorsa onu yapmışlar. Aslında Simon tanıştığı kadınlarda ne kadar sevgi ve ilgi açlığı olduğunu fark edince dijital flört şiddetine başvuruyor.
Bu arada profesyonelce yapılan bir kurgu söz konusu, belgeseli izleyince beni daha iyi anlayacaksınız. Simon sürekli başka kadınlarla da iletişimde olduğu için parasız kalmıyor ve dolandırdığı kadınlar üzerinden lüks hayatına devam ediyor. Bu zamana kadar dolandırıcılıktan 7,4 milyon sterlin kazandığı tahmin edilen Tinder Avcı’sının, filmin sonunda sadece uluslararası kanun kaçağı olarak tutuklanmasının sebebini de herkesin durup düşünmesi gerekiyor.
Sonuç itibariyle, her gün birçok insanla muattap oluyoruz. Özellikle dijital platformlarda tanıştığınız kişilere dikkat etmenizi öneririm. Dijital flört şiddetinin duygusal ve psikolojik boyutlarını daha önceki yazılarımda ele almıştım. Tinder Avcısı’nda ise gördüğümüz daha çok maddi olarak, karşı tarafı kandırma üzerine kurulu. Siz siz olun yeni tanıştığınız kişilere para göndermeyin, kendi adınıza kredi kartı çıkartıp onun kullanmasına izin vermeyin ve kredi çekip büyük bir borç yükü altına girmeyin, benden söylemesi…
gençliğe göre…
Süper, yine bilgilendirici ve düşündürücü bir yazı…Teşekkürler…
Güzel tavsiyeler ile dolu, bilgilendirici, iyi bir içerik olmuş👏👏👏