Gündemi takip etmekte artık zorlanıyorum. Gece yatıyoruz sabah kalkıyoruz olanlar olmuş. Son 4 yılda 3 Merkez Bankası Başkanı değişti. Değişmekte denmez aslında gece yarısı görevden alındılar desek daha doğru olur. Bir uyanıyoruz düne göre daha fakiriz. Talimatla kur ve faizi değiştirmeye çalışan bir yönetim şeklinden ne beklenir ki…
Dolar/Türk Lirası’nın ve enflasyonun yükseldiği bir dönemde faiz indirimine karşı çıkan yöneticileri de görevden alarak ülkeyi daha zengin yapabileceklerini düşünüyorlar sanırım. YouTube’da finans alanında uzman Profesör Özgür Demirtaş’ı takip ediyorum. Türk Lirası’nın değer kaybını ve ne yapılması gerektiğiyle ilgili yazın bir video yayınlamıştı size o videodan kısaca bahsetmek istiyorum.
Alışveriş yaparken aldığımız et, süt, yumurta, ayakkabı gibi ürünleri Türk Lirası ile alıyoruz lakin her ürünün dolara endeksli olduğunu unutuyoruz. Rezerv para birimimiz bile dolar mesela. Dolayısıyla Türk Lirası Dolar karşısında değer kaybettikçe alım gücümüz düşüyor, tüketebileceğimiz ürünlere ulaşmamız zorlaşıyor. Hükümetin yürüttüğü Merkez Bankası ve faiz politikasının yanlış olmasından dolayı ekonomi sıkıntıya giriyor. Vakti zamanında faizleri olmaması gerektiği kadar düşük tuttuğumuz için ipin ucu kaçtı. Peki şimdi ne yapmalıyız? Cevabı açık ve net. Cari açığımız gün geçtikçe fazlalaşıyor ve bu açığı kapatmak için katma değerli ürünler üretmemiz lazım. Katma değerli ürün üretmemiz içinde nitelikli çalışana ihtiyacımız var. Nitelikli çalışana sahip olmamız içinde eğitime değer vermeli ve eğitim sistemimizi geliştirmemiz gerekiyor. Katma değerli ürünler üretirsek, ihracat satış hacmimiz artacak, istihdam artıp işsizlik düşecek, diğer ülkelerle katma değer ürün alışverişi başlayacak, Türk Lirası değer kazanacak gibi gibi ekonomiyi iyileştirecek bir zincir oluşacak.
Ekonomide “sözlü yönlendirme” diye bir kavram vardır, bende iktisat dersinden bu terimi hatırlıyorum. Sözlü yönlendirme kavramını en iyi yapan ülkelerden bir tanesi Amerika Birleşik Devletleri’dir. Enflasyon yükseliyor ve faizleri arttırmak istemiyorlarsa Merkez Bankası Başkanı çıkar ve faizleri arttırabiliriz der. Aksiyona geçmeden sadece sözlü olarak enflasyonu düşürürler. Bu tarz “sözlü yönlendirme”ler doğru kişilerle doğru zamanlarda yapılınca ekonomiye can verdiği gözlemlenmiştir. Türkiye’de yaşadığımız ise maalesef kötü sözlü yönlendirme örneğidir. Faizleri hemen indiriyoruz derler ve indirirler böylece Türk Lirası değer kaybeder. Rezervlerimizi satarak başka bir para biriminin değerini tutamayacağımızı artık öğrenmemiz gerekiyor.
Ekonominin bu gidişatına dur demek için yapısal reform şart. Merkez Bankası bağımsız ve şeffaf olması gerekiyor. Akademisyenlerden oluşan bir yönetim kadrosuyla yönetilmeli. Risklerin azaltılması, siyasi çekişmelerin son bulması ve tansiyonun düşmesi bize nefes aldıracaktır, buna inanıyorum…
Halkımız ve her birimiz gittikçe ödemeler dengesinde dengemizi kaybediyoeruz. Allahım tüm halķma ve hepmize kolaylık versin.Sözün bittiği yer
Umarım inandığın hatta inandığımız şey gerçekleşir. Yoksa gidişat hiç de iyi değil.
Yönetim nasıl hala diretiyor bu kötü yönetim tarzını, onu anlamak zaten mümkün değil. Daha güzel günlere ve ekonomilere kavuşmak dileğiyle, kalemine sağlık ?
Ekonomi diye bir şeyimiz kaldı mı?
Yönetenlerin çözüm üretmediği bir süreç yaşıyoruz. Türk Lirası bu gidişle daha çok değer kaybedecek gibi görünüyor…
Yine güzel bir konuya değinmişsiniz sayın Erbak. Çok haklısınız söylediklerinizde.