Kırmızı Kodlu Alarm

Biz değişmedikçe iklimler değişmiyor. Yazlar uzuyor, kışlar kısalıyor. Sıcaklıklar artıyor, ertesi gün kar yağıyor. Her yerde ve daha önce hiç görülmemiş düzeyde iklim krizi kapımızı çalıyor.

Birleşmiş Milletler bünyesinde yapılan, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporu yayımlandı. İnsanlık için “kırmızı kod” tanımlaması yapıldı. Bu da demek oluyor ki, iklim değişikliğinde ani ve hızlı bir şekilde ilerleme söz konusu. Devam eden buzulların erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi hali hazırda etkin olan bazı değişikliklerin geri dönüşünün olmadığını gösteriyor.

IPCC’nin Klimatolog ve Eşbaşkanı Valerie Masson-Delmotte, basın açıklamasında “şüphesiz, bu kanıtlanmış bir gerçektir, iklim değişikliğinin kaynağında insan faaliyetleri var” dedi. Bilim insanlarının bir kaç gözlemlerinden sizlere bahsetmek istiyorum. Dünya yüzeyindeki küresel sıcaklık, 2011-2020 arasında belirgin bir artışla 1850-1900 yılları arasında olduğundan 1,09°C  daha sıcakmış. Okyanuslarda da 0,88°C bir artış olmuş buna karşılık. 1901-2018 arasında, deniz seviyesi 20 cm yükselmiş. Dünyanın jeolojik tarihinin en son 300 bin yılında, hiçbir asırda bu kadar yüksek artış görülmemiş.*

İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının 1850-1990’dan bu yana yaklaşık 1,1°C ısınmadan sorumlu olduğu sarsıcı bir sonuçtur. Gelecek 20 yılda ortalama küresel sıcaklığın 1,5°C ulaşması ve hatta bu ısınmayı geçmesi bekleniyor. İklim krizi raporundan sonra atmosferi en çok kirleten Çin, iklim değişikliğine karşı mücadeledeki uluslararası taahhütlerine sadık kalacağını duyurdu. Geçtiğimiz nisan ayında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, kirletici bir enerji kaynağı olan kömür tüketimini kademeli olarak azaltacağını ilan etti.

Son zamanlarda tüm dünyada yaşanan yangınların sebebini hepimiz biliyoruz; insan. Türkiye, iklim krizi ve jeolojik konum itibariyle sonuçlarını en ağır ödeyen ülkelerden bir tanesidir. Devletlerin görevi vatandaşlarının mal ve can sağlığını korumaktır. Gelecek kuşaklara sürdürülebilir bir yaşam bırakmaktır. Halkın sosyoekonomik refah seviyesini yükseltmek, çevre ve ekosistemdeki tüm canlıların uyumlu bir şekilde yaşamasını sağlamaktır. Orman alanlarımızın ve su kaynaklarımızın tahrip edilmesi, rant kavgasına girerek peşkeş çekilmesi, yaşanan kuraklıklar, müsilaj sorunu derken Türkiye’nin ekolojik dengesini de insanoğlunun el emeğiyle yok edildiğini görebiliyorsunuzdur diye düşünüyorum.

Sizlerle Türkiye’de iklim aktivisti olan 14 yaşındaki Atlas Sarrafoğlu’nu tanıştırmak istiyorum. 2 ay önce Bahçeşehir Üniversitesi Tedx konferansında kendisiyle tanıştım. Atlas 9 yaşında, 150.000 penguenin kopan bir buzul parçasında mahsur kaldığına dair haberlere “buzulların eridiğini herkes biliyor ama bunun her canlının hayatını etkilediğini göremiyorlar.” deyip tepki göstererek ilk aktivist eylemini gerçekleştirmiş. Bugün birçok eyleme katılan Atlas, 2020 yılında WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) Gençlik Ödülleri’nin en genç kazanını olmuştur. Ekolojik yıkımın toplumları ne hale getirdiğini ve bu yüzden iklim krizine karşı acilen yol haritası çıkarmamız gerektiğini her mecrada belirtiyor.

İnsanlık için “kırmızı kod” olarak adlandırılan rapora istinaden, Paris Anlaşması’nn  bile meclisten geçmediğini düşünürsek, iklim krizi için nasıl bir eylem planımız olacak merak ediyorum…

*https://tr.euronews.com/2021/08/09/bm-den-k-rm-z-kodlu-rapor-iklim-krizi-her-yerde-daha-once-hic-gorulmemis-duzeyde-kotulesti?utm_medium=Social&utm_source=Twitter#Echobox=1628539701

Kırmızı Kodlu Alarm” ile ilgili 3 görüş

  1. Yiğit

    Önce yangın sonra seller.. tek çözümü halka çay dağıtmak (hatta fırlatmak) olan bir hükümet varken bir aksiyon bekleyemiyorum ne yazıkki.. Ama aile bilinci çok önemli, 9 yaşındaki çocuk penguenler için yorum yazabilirken halkın belki %90’ı küresel ısınmadan habersiz. İşin sonu yine bence eğitime ve eğitimli liderlerin başa gelmesine çıkıyor. Farkındalık yaratan yine çok güzel bir yazı olmuş, kalemine sağlık ?

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir