2006 yılında benim müzik zevkime göre kaliteli müzik gruplarının sahne aldığı Rock’N Coke festivaline gitmiştim. Placebo, Muse, Şebnem Ferah, Editors, Yüksek Sadakat, Hayko Cepkin, Vega, Ogün Şanlısoy ve Duman gibi 2 gün boyunca efsane bir kadro vardı. 2009’dan sonra Rock’N Coke düzenlenmemeye başladı. Türkiye’nin ilk ve tek blues festivali olan Efes Pilsen Blues Festivali, 2010 yılında Lütfi Kırdar’da düzenlenmişti. İlk defa canlı blues dinleyerek çok keyifli vakit geçirmiştim. Sonra onu da yasakladılar. Eurovision’a katılıp katılmayacağımız her sene bir muamma geçerken, bir bakmışız ki hayatımızdan sinsi sinsi müzik çıkarılmak isteniyor.
1 Temmuz’dan itibaren yeni normalleşme adı altında Sayın Cumhurbaşkanımız “kusura bakmayında kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur”diyerek yasakları 00:00’a çektiğini açıkladı. Tabi ki bu halka seslenişten sonra hepimizin bir içi sıkıldı zaten bunalmıştık daha da bir keyfimiz kaçtı.
Pandemi dönemi özellikle kültür-sanat sektörüne yapılan akıl almaz ve çözümsüz yasaklardan daha önceki yazımda bahsetmiştim, biliyorsunuz: eliferbak.com/macka-demokrasi-parkinda-muziksusturulamaz/ Dünkü yapılan açıklamadan sonra birçok sanatçı tepkisini sosyal medya aracılığıyla dile getirdi. Müzisyenlere ve bu sektörden para kazanan kişilere karşı alınan tavrın ideolojik olduğunu düşünenlerdenim. Kimse kimseyi kusura bakmasın rahatsız edemez değinceye kadar yolsuzluklardan, mafyayla yapılan anlaşmalardan, alınan kat kat maaşlardan neden bahseden yok? Evine ekmek götüren müzisyenlerin hayatlarını, onurlarını elinden aldıklarının farkında değiller sanırım!
Bu ülkede yaşama sevincimizi, neşemizi bizi keyiflendirecek şeyleri elimizden tek tek almaya yemin edilmiş gibi hissediyorum. İşin garibi gece 12’ye kadar izin verilmesine sevinmeye başladığımızın farkına varınca, yukarıda bahsettiğim festival zamanları aklıma geldi. Çünkü #kusurabakıyoruz ve rahatsız olanlar varsa kendi iradesini kullanarak dinlememesini öneriyoruz. Ülkemde ne zaman eve gireceğime, kaç çocuk yapacağıma, ne kadar para kazanacağıma kadar alınan kararların bir kişinin elinde olması durumu, hepimiz için artık yeter dedirtmeli.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir”. Atamızın ışığından giden bir Türk genci olduğumdan yazımı Sezen Aksu’dan o zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz adlı şarkıyla sonlandırmak isterim 🙂
“Ülkemde ne zaman eve gireceğime, kaç çocuk yapacağıma, ne kadar para kazanacağıma kadar alınan kararların bir kişinin elinde olması durumu, hepimiz için artık yeter dedirtmeli. “Bu da yazının özeti olmuş ve iyi olmuş.
Yine çok yönlü bir duyarlılıkla kaleme alınmış. Ancak konu geniş perspektifli . Uygun bir zamanda uzun boylu konuşmak üzere
Gerçekten yeter, artık ideolojik olarak alınan kararları da rahat rahat hayata geçirir oldular. İleride kadınların araba kullanmamasını veya zorunlu tesettüre sokmalarını isteyebilirler. Diyebilirlerki “kusura bakmayın hiç bir kadın erkeği göz zinası yapmak zorunda bırakamaz” böylelikle de zorunlu kapanacak mı herkes? Olmaz, böyle yaşanmaz, bu cumhuriyet değil, padişahlık veya şeriat demektir. Her platformda tepki gösterilmelidir, buna vesile olduğun için teşekkürler.
Biz böyle sesiz kaldıkça arkası gelecek ve ülkemizde yarı açık ceza evinde yaşıyormuş gibi hissetmeye başlayacağız.Kalemine sağlık Elif’ciğim.
Eline sağlık Elif’ciğim yine konuyu çok iyi özetlemişsin…