Temmuz’da İki Hafta

Yaz geldiğinde herkesin aklında tek bir şey oluyor, o da tatil. Yoğun iş temposundan biraz sıyrılmak adına, kendime 2 haftalık güzel bir tatil planı hazırladım. Temmuzun ortasında çıktığım tatilin ilk haftasını kız kıza, ikinci haftasını ise aile ve arkadaşlarla geçirdim.

İzmir’den başlayan tatilin ilk durağı Akyaka idi. 2 gece modern döşenmiş ve bahçeli bir pansiyonda konakladık. Akyaka’nın doğası çok ilginç, dağların arasında buz gibi “Kadın Azmağı” adı verilen su kaynağının ortasında kendinizi buluveriyorsunuz. İlk gün Maden İskelesi tarafında denize girdik. Mavi sularda yüzerken arkanızı döndüğünüzde kocaman dağlar ve yeşil bitkiler size selam veriyor adeta. Akyaka’nın ikinci günü Akçapınar tarafında kano yaptık. Bir teknenin önden gittiği ve Azmak Nehri’nde 2 saat boyunca kürek salladığımız güzel bir deneyim gerçekleştirdik. Bir noktadan sonra Azmak Nehri’ne girdiğimizde ise soğuktan nefesimin kesildiğini ve ayak bileklerimi hissetmediğimi fark ettim. Su gerçekten çok soğuk ama bir o kadar da temiz. Akyaka’da sizlere tavsiye edebileceğim 2 yer bulunuyor. Mezelerinin çok lezzetli ve hizmetini de gerçekten çok iyi bulduğum Azmak Nehri kıyısındaki Orfoz Restoran‘ı şiddetle tavsiye ediyorum. Akşamları yemekten sonra eğlenmek isterseniz, merkezde genellikle sanatçıların canlı performans sergiledikleri No 22 Riders‘a gitmenizi öneririm.

Akyaka’dan sonra Selimiye‘ye rotamızı çevirdik. Horozların olduğu ve iki gün boyunca bizi pek uyutmayan pansiyonumuza eşyalarımızı bırakıp hemen kendimizi denize attık. Deniz suyu sıcaklığı Akyaka’ya göre sıcaktı. Selimiye Marmaris’e bağlı bir mahalle. Selimiye’nin en önemli özelliği Türkiye’nin önde gelen yat limanlarından biri olmasıdır. İlk akşam rezervasyon yaptırdığımız mekanı beğenmeyip rastgele bir yere oturduk ve iyi ki de oturmuşuz. Yemekleri ve kokteylleri bizi inanılmaz mutlu eden Delice Restoran‘ın eğlencesi de mevcut. İlk akşam sesine hayran kaldığım Didem isimli bir sanatçıyı dinledik, ikinci akşam ise İlker Aydemir ve grubu sahne aldı. Bu arada ikinci akşam yemeğimizi Mangia Pasta & Pizzeria‘da yedik. Uzun zamandır bu kadar lezzetli pizza ve risotto yememiştim. O yüzden yolunuz Selimiye’den geçerse bu 2 restoranada uğramanızı öneririm.

Arabayla gideceğimiz son durak olan Kaş‘a vardığımızda hava gerçekten bunaltıcıydı. Yine her zaman ki gibi eşyalarımızı odaya koyup kendimizi kızgın kumlardan serin sulara bıraktık. Daha önce Kaş’a geldiğim için etrafı biliyordum ve o yüzden bildiğimiz ve güvendiğimiz yerleri özellikle tercih ettik. Denize girmek ve after party’ler için Derya Beach‘i tercih ederken, akşam yemeklerinde Voyn, Zaika, Sushi Kashi ve Çınarlar‘dan yana tercihlerimizi yaptık. Bir gün sabahtan çıkarak, kayalık bir ada olan ve depremden sonra su altında tarihi kalıntıları bulunan Kekova‘yı tekne ile gezme fırsatımız oldu. İtalya ile Türkiye arasında uzlaşılamayan ve 1932 yılında Türkiye’ye bırakılan Kekova’yı sizinde gezmenizi şiddetle tavsiye ederim.

Tatilimin ikinci bölümü Göcek tarafında tekne tatiliydi. Sarsala Plajı’na giderken yol boyunca dağ gölgelerinin yansıdığı kocaman bir gölü takip ettik. Adı Kocagöl ve manzarası olağanüstüydü. Tekneye dördüncü günde dahil oldum ve Sarsala Koyu’ndan beni aldıktan sonra Dış Göbün Koyu‘na doğru ilerledik. Hangi koya gitsek denizin rengi beni şaşırtıyor ve Çeşme’de deniz suyu sıcaklığının düşük olmasından dolayı bu koylarda daha uzun süreli yüzebildiğim için mutlu oluyordum. Ertesi gün Küçük Akvaryum Koyu‘na geçtik ve orada paddling yaptım . İlk defa yapmama rağmen çok keyifli ve eğlenceliydi. Teknenin altıncı günü Hillside Beach Club‘un bulunduğu Kalemye Koyu‘na geçiş yaptık. Bol bol yüzdükten sonra akşamına Turunç Pınar Koyu’ndaki Yazz Collective‘de hem yemek yedik hem de lezzetli kokteylleri denedik. 

Son gün ise, öncelikle Tavşan Adası daha sonra Çığlık Koyu‘nda tekneyi demirledik. Sanırım en çok beğendiğim ve oradan gitmek istemediğim koy burasıydı. Taşlar siyah, koy sessiz sakin, arabayla gelinebilecek yolu mevcut ama ona rağmen keşfedilmemiş bir koydu. Tekne tatilinin en güzel yanı her daim lezzetli yiyeceklerin olması, saat kaç olursa olsun içkinle takılabildiğin, bir suya girip sonra tekrar devam edebildiğin bir hayat. Tekne tatiline, kafa dengi arkadaşlarla çıktığın zaman asla sıkılmazsın, zaman çok güzel geçer, keyifli vakit geçirirsin. Tek dikkat edilmesi gereken şey bence, bu kadar güzel yemeğin, tatlının ve bol içkinin olduğu yerde +3, 5 kilo ile dönmek istemiyorsanız mutlaka bol bol yüzmeniz lazım, yoksa cidden döndüğünüzde aynalara küsersiniz 🙂

İki haftalık dolu dolu geçirdiğim tatilimi kısaca sizlerle paylaşmak istedim. Bahsettiğim mekanlara gitme fırsatınız olursa sizin de keyif alacağınızı umuyorum, şimdiden iyi tatiller…

Temmuz’da İki Hafta” ile ilgili 6 görüş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir